Seçkinci bir kalkınma anlayışından demokratik toplumcu bir kalkınmacılığa doğru evrilen bir siyasal ortam kendiliğinden var olur Bu nitelikte bir araya gelişen en büyük yararı, alanında başarılı, kaliteli, donanımlı ve ulusal duyarlıkları olan ancak varolan yoz siyasete kuşkuyla baktığı için proje ve öngörülerini ulusal siyaset platformunda dile getiremeyen birey ve grupları aktifleştirme olasılığıdır.
Kemalist bir örgütlenme modelinde tek bir dernek, tek bir vakıf, tek bir grup ya da oluşum yoktur. Bu örgütlenmelerin vücut bulduğu yapı; doğası gereği tahakkümcü, geleneksel dikey hiyerarşi çerçevesinde belirlenmektedir. Kemalist yapılanmadaysa; yatay örgütlenme mekanizması devreye girmektedir. Kısa bir süre için halkçılığın bu şekildeki yorumu, menfaat çatışmalarını uyumlu hale getiren sürekli örgütsel 85 mekanizmaların doğmasına ve işbirliğine dayalı sınıf ilişkilerinin teşvik edilmesine yol" açmıştı.
Kemalist devrim sürecinde sivil topluma ağır bir darbe vurulmuştur diyebilen liberal, numaralı cumhuriyetçi, cemaatçi, marksist ve feminist kişi ve grupların kör cahil bu iddiaları; kendilerinin içinde bulundukları imam cemaat ilişkisi ve tahakküm mekanizmasının bir gereği olarak tezahür etmektedir. Halbuki Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın felsefesi ve çıkış noktası topyekûn bir seferberliktir. Bu liberal, numaralı cumhuriyetçi, cemaatçi, marksist ve feminist kişi ve grupların dedeleri olan ġeyh Said, Said-i Kürdi Nursi , Ali Kemal, Vahdettin gibi vatan hainleri İngiliz'le, Fransız'la işbirliği yaparken; Tıp fakültesindeki genç doktorlar cehpeye gittiklerinden tıp fakültesi bir yıl mezun verememişti; yine dedeleri doğu halkları kurultaylarında cirit atarlarken; Mustafa Kemal ve Türk Ulusu'nun gözü; Amasya'dan, Erzurum'dan çıkan "manda ve hiyame kabul olunamaz" kararlarının çıkmasındaydı.
Aymaz takımının, sivil toplum yok edilmiştir gibi en hafif deyimle saf iddialarla dile getirmek istedikleri, devrim yasalarıyla kapatılan tekke ve zaviyelerdir. Yoksa, "Türkiye'nin Cumhuriyet döneminde açılacağı yeni düzen ve Mustafa Kemal Atatürk'ün uygulamaları da, sivil toplum gereklerinin tümüyle dışında kalmayacaktır.
- Telefondan tüm bilgilere erişen casus yazılım en çok Türkiye'ye satılmış - Panorama News?
- facebook hesap hackleme sitesi.
- apple kimliği ile takip.
- Deja, toks puslapis nerastas.?
- bilgisayarıma casus program yüklendiğini nasıl anlarım.
Kalmamıştır da Kitle iletişiminin halk yığınları önündeki en etkin aracı olarak basın, Cumhuriyet'e erişinceye dek Türkiye'de yüzyıla yaklaşan bir sivil toplum ve demokratikleşme savaşımı vermişti. Atatürk döneminin Türkiye'sinde gerçekleştirilecek dönüşüm ya da 'devrimler' arasında bir tek düşünce ya da özlem gösterilemezdi ki, daha önceki yüzyıl boyunca Türkiye Basını'nda hiç dile getirilmemiş olsun. Özcan Yeniçeri bu konuda şunları kaydediyor: "Sivil toplum olarak egemen örgütlü azınlıklar: Bu devirde artan dış ekonomik müdahaleler bu grubun ortaya çıkışında etken olmuştur.
Dış ekonomik müdahale, kapitülasyonların kapsamının gittikçe genişlemesiyle kolaylaşmış ve Levantenler Avrupa'nın ekonomik çıkarlarının Osmanlı Türk Devleti'ndeki temsilcileri durumuna gelmişlerdir.
Osmanlı'nın yükselme döneminden başlayarak perde arkasındaki gerçek iktidar sahibi olan "Galata, Venedik ve Cenevre baronları"yla zamanın "Rum, Yahudi ve Ermeni lobileri" ve günümüzde onların uzantısı olan "localar", "Boğaziçi aşiretleri" öteden beri halkın aleyhine olarak kazanmış oldukları mevzileri kaybetmemek için ellerinden gelen her gayreti göstermişlerdir. Bu anlamda Ankara'nın İstanbul karşısındaki zaferi Atatürk'le birlikte sona ermiştir.
Ancak Türkiye Atatürk sonrası yeniden ticerette, edebiyatta, sanatta, kültürde, yönetimde İstanbul'un hakimiyetine girmiştir. Bir anlamda Ankara'nın halkı, İstanbul'unsa örgütlenmiş bir takım uluslararası bağlantıları olan güç odaklarını temsil etmektedir. Atatürk döneminden sonra faşist uygulamalarla, sadece Türk köylüsü bilinçlenmesin diye Köy enstitüleri kapatılmıştı ve bundan sonraki cemaatçi tahakküm ve lise mezunu dahi olamayan bir imamın!? Aydınlanma devrimiyle güç kazanmış, bağımsızlık coşkusu içinde geleceği göremeye başlayan bir ulusun iradesini ve beklentisini.
Türk Ulusu'nun belleğini körelten, bilincini töprüleyen politik koşullar içinde: "Kemalizm'in hedeflerine ulaşmada yararlanması gereken toplum kaynakları ve bunların nasıl seferber edileceği sorunsallarına çözüm aranırken yanıtlanması gereken ilk soru, toplumu nasıl algıladığımız, nasıl gördüğümüzdür" diyen Emre Ayhan "Organik Sivil Toplum" model önerisini dikkatlerimize sunuyor. Küreselleşmeyle birlikte, etnik, dini ve dinsel azınlık yaratma çabaları çerçevesinde ortaya çıkan: "desantralizasyon", "çoğulculuk", "çok kültürlülük", "yönetişim", "yerellik" gibi kavramlarla etkinliklerin temel hedefi, ulus devleti ortadan kaldırmak olduğu bilinmektedir.
- Telefondan tüm bilgilere erişen casus yazılım en çok Türkiye’ye satılmış;
- android tarayıcı geçmişi görme.
- telefon görüşmesi kaydetme programı iphone.
- başkasının whatsapp konuşmalarını görmek.
Sözde devletle reform çabaları, halka yakın olarak hizmet verme anlayışı, yasal düzenlemelerin perde arkası, NGO'ları yerel yönetimlerde etkin hale getirerek halkın beklenti ve istemlerini öteleme girişimleri tek bir sonuca kenetlenmiştir: Türkiye'nin üniter yapısının ortadan kaldırılması ve Türklük kültür kimliğinin tasfiyesi Yerel yönetimler kavramı, batı liberal değerler üzerine kurulmuştur.
Batıyı merkez alan bir kavramın, yerel birimlerin uygulama sürecini diğer ülkelerde batı değerleri çerçevesinde yorumlaması tartışılması gereken bir konudur. Bu yaklaşımda, "yerel yönetimler yerel halk tarafından seçilmiş kişilerce yönetilen, bir tüzelkişiliği olan, bağımsız ya da özerk bir konumu ve kendisine ait bir maliyesi bulunan yönetsel kurum olarak tanımlanır. Liberal anlayış, tüm diğer çıkarsamalarını bu tanıma borçludur. Ellerinde böyle bir tanımla yola çıkan araştırmacılar, batı Avrupa'nın gelişmiş kapitalist toplumlarında, varlığı altı yüzyıl geriye giden, kesintisiz bir süreklilik çizgisinde gelişen ve burjuva demokratik değerleri taşıyarak çağdaş Batı demokrasisinin kuruluşuna temel olan bir yerel yönetim geleneği bulmuşlardır.
Aynı tanımla Batı dışındaki toplumlara baktıklarındaysa boşlukla karşılaşmışlardır.
Telefondan tüm bilgilere erişen casus yazılım en çok Türkiye'ye satılmış - Panorama News
Tanım biraz dikkatle incelenirse bir kavramı değil; bir kurumu betimlediği görülecektir. Tanım Bir başka deyişle, tarihsellikle sınırlı bir kavram evrensel geçerliliği varmış gibi sunularak kullanılmakta, evrensel geçerlilik salt kurumsal boyutla sınırlandırılmaktadır. Açıktır ki, bu tür bir "evrensellik" Batı dışında hiçbir sosyo-ekonomik sistem ve devlet pratiğini kucaklayamaz.
Zaten kucaklayamadığı için liberal yaklaşım Batı dışında kalan 89 dünyayı tarihsiz ilan etmektedir" Ulus devlete yönelik eleştirilerin artması ve yerelliğin belli bir mekana bağlı olarak tanımlanmasının giderek anlamını yitirmesi karşısında "yerel üstü" ilişki biçimlerinin "Network" kavramı üzerinde temellendirilmesi yoluna gidilmekte ve "yönetişime geçiş süreci" 90 yaşanmaktadır.
Casus uni düsseldorf - Anlık döviz takibi programı
Küreselleşme çağında yerelleştirme, bir ulus devlet yapılanması içinde merkeze karşı yereli güçlendirme modeli değil; devletin sosyal devlet ve ulus devlet karakterini silmek ve kamu yetkilerini doğrudan piyasa mekanizmasının yönetici unsurlarına devretmek modelidir. Kendini yönetme hakkının gaspı klasik sömürgecilik döneminde askeri işgallerle açıkça, Günümüzde, küresel sömürgecilik çağındaysa, aynı gelişmiş ülkeleri kendilerine mesken tutmuş olan ulus aşırı şirketlerin bu ülkelerin belirleyiciliklerinden yararlanarak mali sermaye işgali yoluyla açıkça gerçekleştirilmektedir.
Bu dönemde işgal, klasik sömürgecilik çağında olduğu gibi "açıkça"dır; bunun formu "governance" ya da Türkçe'ye çevrilen biçimiyle "yönetiĢim" iktidarıdır Avrupa Birliği'nin yerelleştirme yaklaşımı, bölgesel ve yerel yönetimler reformu bakımından gerçek bir baskı unsuruna dönüşmüş durumdadır. Türkiye'den, devlet örgütlenmesini "ademi 91 merkeziyetçilik ilkesi"ne göre değiştirmesini talep etmektedir. Bunlara şirketler sermayeyle denk ağırlık verilmemiştir; sermaye dışı kesimlerin örgütlülük dereceleri son derece düşüktür.
Üstelik, bu kesimlerin mevcut örgütlülüğü de günümüzde esnek üretim teknikleri ve toplam kalite gibi yönetim teknikleriyle hızla kırılmaktadır. Bunlar, STK torbası içinde herhangi bir etkinlik gösteremeyeceklerdir; sermaye kesiminden yerli yabancı ayırımının ortadan kalmış olması nedeniyle siyasal ve yönetsel iktidar doğrudan yabancı unsurlara açılmakta; kamu gücü 92 yabancı sermayenin iktidar alanı haline getirilmektedir.
Çoğulcu dünya düzeninde ortaya çıkan temel karakteristikler şöyledir: "insanlığın siyasi yapılanmasında sadece devlet ve devletler arası resmi ilişkiler değil, aynı zamanda devlet dışı birimler ve bunların geliştirdiği çok yönlü ve çeşitli karşılıklı ilişkiler etkileşimler de önemli bir yer tutmaktadır. Devletlerin siyasi ve coğrafi sınırları dışında, onlarla örtüşen ama çoğu zaman aşan başka tür ilişkilerin oluşturduğu fonksiyonel sınırlar vardır.
Ekonomik, ticari, mali, sosyal, ideolojik, fikri ve diğer tüm ilişkilerin her birinin oluşturduğu fonksiyonel sınırlar, aynen örümcek ağı gibi üst üste ve iç içe birbirine geçmiştir; siyasi ve coğrafi sınırları neredeyse görünmez hale getirmiştir.
İkincisi, devletin egemenlik alanları muğlaklaşmıştır. Devletlerin iç ve dış egemenlik yetkileri zayıflamıştır. Ulusal devlet çıkarı kavramı yerine ya da yanında, birey, sivil toplum ve dünya toplumunun çıkarları ön plana 93 çıkmıştır. Yerel yönetimlerin, "yetkilerinin ve güçlerinin artırılması konusu yılından sonra gündeme geldi. Bu değişiklikle, il özel idarelerinin görevli oldukları mahalli müşterek ihtiyaçların kapsam ve sınırının belirlenmesi Bakanlar Kurulu'na bırakıldı.
Ancak daha sonra bu yasanın bu hükmü dahil bazı maddeleri Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi. DPT, Yılı Programı'nda, "mahalli idarelerin sağlık, eğitim, kültür, spor ve benzeri çağdaĢ yetki ve görevlerle donatılması, merkezi idareyle olan iliĢkilerinin gözden geçirilmesi, yönetim yapısı, insan gücü, idari ve teknik potansiyellerinin artırılması, halk katılımının teĢviki ve hemĢehrilik bilincinin geliĢtirilmesi gereği devam etmektedir.
Bu yıllarda ortaya çıkan önemli bir gelişme, Avrupa Konseyi Yerel Yönetimler Konferansı tarafından hazırlanarak, yılında kabul edilen Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın Türkiye tarafından onaylanmasıydı. PKK'nın silahlı mücadeleyi bırakıp güçlerini sınırların dışına çekmesinin önemine de dikkat çeken Chenard, Türkiye'de gelişecek demokratik yapılanmada herkesin üzerine düşeni yapması gerektiğini belirtti.
Amed ve Kürdistan'ın diğer kentlerinde yaşayanların Kürt olduğunu herkesin bildiğini vurgulayan Alain Chenard, eğer bunu inkar eder, istem ve arzularını kulak ardı edersek, ayrılma taleplerini teşvik etmiş oluruz; farklı kültürel kimliklerin demokrasilerde yeri vardır ve bu, bir zenginliği oluşturur, belirlemesinde bulundu Chenard, kıyaslama aynı derecede olmasa da, biz Avrupa Konseyi olarak, Bosna'ya, Kosova'ya vb.
TBMM'nin yeni dönemde bu tasarıyı ele alarak yasalaştırılması için herhesin üstüne düşeni yapması gerekmektedir Belediyelerimizin sivil toplum örgütleriyle varolan ilişkileri bu tasarıyla yasal bir çerçeveye kavuşmaktadır. Bundan böyle sivil toplum örgütlerinin katılımıyla yeni bir ortaklık anlayışı yönetime hakim olacaktır. Yerel yönetimlerimiz bu yeni anlayışla daha da güçlenerek gerçek yerel otorite haline gelecektir. Daha demokratik bir Türkiye'nin kurulmasına yardım edeceğine inandığımız bu yasa tasarısının TBMM Genel Kurul'unda bir an önce ele 95 alınması için tüm sivil toplum örgütlerini dayanışmaya davet ediyoruz.
Eğitim, sağlık, bayındırlık, çevre temizliği gibi hizmetler yerel yönetimlere devredilmelidir. Merkezi yönetim eğitim ve sağlıkla ilgili sadece politika, plan ve program oluşturma görevini üstlenmeli, buna karşın hizmetler yerel yönetimler tarafından arz 96 edilmelidir Yerel yönetimlerin görevleri: bu hizmetler dışındaki yerel toplulukların ortak gereksinimleriyle ilgili tüm hizmetlerin yürütülme yetki ve sorumluluğu, yerel yönetim birimlerine ait olmalıdır.
Bu konuda genellik ilkesi esas olmalı, liste sistemi terk edilmeli, merkez yönetiminin yetkisinde kalacak olan 97 görevler, yasalarla belirtilmelidir. Kitabın ikinci baskısı Coğrafya başlığı altında yapılmıştır. Coğrafya , ilginç bir şekilde, örgütün bölgesel politika ve bölge kalkınma ajansları konusundaki tavrını yansıtmaktadır. Coğrafya kitabında, Türkiye, yeni bir jeopolitik bölgesel güç odağı başlığı altında incelenmektedir.
Avea mesaj dökümanı sorgulama
Bu başlık altında Kopenhag siyasal kriterlerine uyum çabalarının, Türkiye'nin bireysel ve kolektif özgürlükleri ön plana çıkaran bir demokratik rejimi benimsemesini sağlayıp sağlayamayacağı ve Bu çerçevede temel sorunsal: "kendi ulusal kimliğiyle AB'nin gerektirdiği kimlik arasında bir senteze ulaĢabilecek mi" şeklinde özetlenmektedir.
Buradan anlaşılacağı gibi, söz konusu coüğrafya kitabı, Türkiye'nin AB'ye üyeliğini hiç tartışmaksızın bir gereklilik olarak 98 koymakta ve esasında Türkiye'nin bunu başarıp başaramayacağı kaygısını konu edinmektedir. Mahalli idarelerde özelleştirmelerin dayandığı iktisadi ve felsefi temeller olarak şunlar dile getirilmektedir: "hizmetlerin etkin bir şekilde yerine getirilmesi, verilen hizmetlerin adil olması, verilen hizmetlerin etkili olması. Kamusal otorite küçülecek, fiili icracı olmayacak toplumsal rolleri yalnızca düzenleyici ve denetleyici olarak belirlenecektir.
Kamusal otoritenin yeni görevleri, hangi hizmetlerin ne düzeyde ve ne kadar bir harcama yapılarak yerine getireleceği konusunda karar vermek ve bu görevlerin yerine getirilmesini denetemek olacaktır TÜSİAD'ın da ve dünya yeni sağ politikaların da beklediği devlet sisteminin güvenlik kavramına indirgemektir. Yönetişim modelinin çok aktörlü yapısı, yerel meclis tekelinde olan yerel karar mekanizmasını kırmayı ve bu tekeli yerel meclis temsilcilerinin eşit düzeyde olacağı çeşitli Coşkun Can Aktan, Çeşitli kesimlerin "sivil toplum örgütü" temsilcisi kimliğiyle yer alacakları yeni kurum ya da kurullar, yerel karar sürecinin yeni sahipleri olacaktır Yeni yerelleşme, yalnızca yerli sermayeyi doğrudan yönetici sınıfa dönüştürmekle kalmamakta, yabancı unsurları kamu gücünün meşru üyeleri haline getirmektedir.
Bunlardan biri merkezden taşra örgütüne yetki devri dekonsantrasyon, bizim yetki genişliği olarak adlandırdığımız tür; öbürü merkezden taşra örgütünden yerel yönetimlere yetki devri, desantralizasyon; üçüncüsü yetkinin her kademede bir alta devri anlamına delegasyon, bizim genel olarak yetki devri dediğimiz işlem; dördüncüsü yetkilerin topluma özel sektöre devri, özelleştirme olarak bilinen süreç Oysa Neoliberalizmin küresel örgütlerce geliştirdiği tanım, gerçek yerelleşme sürecini kamu kudretinin devletten toplumaasıl olarak özel sektöre aktarılmasını öngören bir özü vardır.
Yerelleşme devlet için bir hareket olarak değil, asıl hedefi bakımından kamu kudretinin sermayeye devri olarak tanımlanmaktadır. Birleşmiş Milletlerin, Yerel Gündem 21 Projesi'nde kent konseylerine özel sektörün ortak olarak çağrılması ısrarı bu tanıma ya da bu hedefe bağlı bir uygulamadır Avrupa Birliği'ne gelince, bu odaktan kaynaklanan yerel yönetim reformunun taşıyıcı sözcüğü, yerelleşme değil, yerellik sözcüğüdür.
Türkçe'ye, hizmetlerde halka yakınlık olarak da çevrildiği görülen yerellik, devlet örgütlenmesinin aşağıdan yukarıya kurulmasını öngörmektedir Avrupa Konseyi, aynı ilkenin, AB üyesi olmayan ülkelerde şimdiden uygulanması talebinde bulunduğu için, "yerellik" ilkesi Türkiye üzerinde de doğrudan etkide bulunmaktadır.
Avrupa Bölgesel ve Yerel Yönetimler Kongresi'nin sözü edilen kararı, Türkiye'ye bu doğrultuda somut olarak şunu tavsiye etmektedir: "Anayasa'da yer alan 'idarenin bütünlüğü' ilkesi, yerel yönetim özerkliğini zedelemektedir. Bu düzenleme kaldırılarak, yerine'yerellik' ilkesi getirilmesi, getirilemiyorsa bu ilkeyi içerek Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na gönderme yapılmalıdır. Toplulukların toprak temelli temsilinin yerini ilişki ağları halindeki bir temsil almaktadır Küreselleşmenin yerel farklılıkları yok edeceği konusundaki yaygın kanı yanıltıcıdır.
Modernitenin ulus devletler dünyası ve fordist üretim biçimlerinin iki yüz yıldır, yerellikleri yok edici homojenleştirici güçlü mekanizmalarına karşın yerellikler yok olmamış kendilerini ve farklılıklarını yenidenüretme olanağı bulmuşlardır.
Numara takip etme programi
Esnek üretim biçimleri ve postmodernitenin demokrasiye farklılıkların korunması ve çeşitliliklerin artırılması olarak yorumlayan anlayışları içinde yerelliklerin kendilerini yeniden üretme olanakları daha da genişleyecektir. Bu yerelleşme süreçlerinin ürettiği farklılıklar, yerelliğin avantajını oluşturan bir kaynak olmaktadır.
Küreselleşme, farklılıkları kuşatmamakta, kucaklamaktadır. Amerikan emperyalizminin uluslararası siyasetini belirleyen Francis Fukuyama, bu konuda şunları dile getirmektedir: "çatışmaların sürüp gittiği ya da savaş mağduru toplumların yeniden yapılandırılması arzusu, terörün ürediği merkezleri ortadan kaldırma isteği ya da fakir ülkelerin ekonomik kalkınma şansı elde edecekleri umududur. Bu çaba, Birleşik Devletler'de, ulus inşası olarak bilinegelmiştir. Devrim Çetinkasap, Devlet ĠnĢası Böylece demokrasi artık bir yönetim biçimi olarak değil bir yaşam tarzı olarak algılanmaya başlamıştır.
Ġsmet Özel bu kongrede şunları dile getirmişti: "Türkiye ve başka İslam ülkelerinde olan bir şey: "Modernleşme etkinlikleri İslami önyargıların pekiştirilmesi suretiyley yürürlüğe konmuştur. ABD bizi medeniyetsel yani milliyetçi bir takım nedenlerle dışlamaya devam ederse o zaman bizi tehdit etmiş olacak.
Çünkü Türkiye'nin bu acımasız küresel ortamda rekabet edebilmesi büyük ölçüde AB'ye girişine bağlı O zaman falanca kültür filanca kimliği tehdit ediyor mu gibi sorulara da gerek kalmazdı. Murathan Mungan şunları söylemekten utanç duymuyordu: " yıllık bir imparatorlukluktan, 75 yıldır ulus devlet yaratılmaya çalışılıyor.
Farklı kültürlerin, farklı ulusların, farklı halkların malzemesini tanımadan bir ulusal kültürden söz etmek mümkün değil. Küreselleşme ve yerelleşme süreçleriyle gündeme gelen çok kimlilik ve çoğulculuk farklılık taleplerinin kendi ahlaki ve etik kodlarını kamusal alana taşıdıkları, yaşadıkları kent üzerinde kimlik iddiaları olan, katılımcılığı içeren, tek bir merkezi olmayan ve merkez üzerinde mücadele eden kimlikler arası ilişkiler üzerinde kurulmuş bir çok kültürlülüktür. Bu değişim kendisiyle birlikte katılımcı ve erdemli vatandaşlık anlayışını da ortaya çıkarmaktadır.
Vatandaşlık sadece ulus devletle sınırlı değil, yerellik ve topluluk bağlarıyla ilişkili de kurulmaktadır. Ancak bazı üniversitelerin, kurum ve kuruluşların ne durumda olduğunu görmek açısından aktarmak gerekmektedir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nden Hakan Demir ve Mehmet Karakütük'ün ademi merkeziyete övgüler düzdükleri makalelerinde şunları söylemekteydiler: "usulüne uygun olarak kabul edilen uluslararası sözleşmeler, normlar, hiyerarşine göre yasaların üzerinde yer aldığından, "hizmette halk yakınlık ilkesi"nin uygulanmasına hukuki bir engel bulunmamaktadır.
- Iphone 8 whatsapp casus?
- casus uni düsseldorf;
- iş takip programı ücretsiz indir.
- mspy deneme sürümü.
Bu açıdan bakıldığında demokrasinin kurulması, hemşehrilik bilincinin gelişmesi, halkın yönetime katılımının sağlanması subsidiarite yerellik ilkesiyle yakından ilgilidir. Günümüzde artık merkeziyetçi yönetim sistemi yerini demokrasinin yerel düzeyde uygulanması olarak demokrasinin bir göstergesi niteliğindeki yerinden yönetime bırakmaktadır.
Yerinden yönetim uygulamasının etkili ve sağlıklı uygulanabilmesi de hizmette yerellik ilkesinin yerleşmesine, hizmetin halkın ayağına götürülmesine bağlıdır. Merkezi otorite kendi gücünü sınırlamak istemiyor Bugün, ihtiyaçlara daha iyi cevap veren yönetim, yerinden yönetimdir.